Cumhuriyet Haftası etkinlikleri çerçevesinde Soma Belediyesi’nin de katkıları ile doğal afetler sonrası arama kurtarma faaliyetlerinin Türkiye’de ve Dünyada marka ismi olan Ali Nasuh Mahruki, A.D.D. Soma Şubesi’nin konuğu olarak Soma’ya geldi.
Soma Belediye Meclis Salonu’nda Deprem öncesi ve sonrası alınması gereken önlemler konusunda son derece faydalı bilgiler veren Nasuh Mahruki, 6 Şubat depreminde ki madencilerin arama kurtarma çalışmalarından övgüyle bahsetti. Soma Belediye Başkanı Sercan Okur, Soma Belediyesi Meclis üyeleri, ADD Soma Şubesi Başkanı Önder Adar ve yönetim kurulu ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği toplantı yaklaşık iki saat sürdü. Belediye Başkanı Okur’un danışmanlık teklifi sunduğu ünlü gezgin sayın Nasuh Mahruki, “seve seve yardım etmeye hazırım” dedi.
Afetlere hazırlıklı olmak, hayat kurtarır. AKUT Kurucusu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu Üyesi Ali Nasuh Mahruki, bu bilinci bizlere bir kez daha hatırlattı diyen Soma Belediye Başkanı Sercan Okur, “Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından belediyemizde düzenlenen etkinlikte, depremlere ve diğer afetlere nasıl daha iyi hazırlanabileceğimizi öğrenme fırsatı bulduk. Toplum olarak afet öncesinde ve sonrasında yapmamız gerekenleri bilmek, hepimizin güvenliği için büyük önem taşıyor. Kendisine değerli konuşmaları ve bizlerle paylaştığı bilgiler için içtenlikle teşekkür ederiz.”
Konuşmalarında Nasuh Mahruki, “6 Şubat 2023 depremi; “Deprem Ülkesinde Yaşamak” gerçeğini neredeyse her birimizin kabullenmemiş olduğumuzu ve ne yazık ki sınava hazır olmadığımızı yüzümüze vurdu. Geçmiş hatalardan dersler çıkarılması; bir eylem planı geliştirmek için en can alıcı nokta sanki…
Maalesef en büyük değişiklik Türk Silahlı Kuvvetlerinin doğal afet yardım planlarından çıkartılması oldu. Yanlış bir karar ve bedelini maalesef halk ödedi. Sonuçta Türkiye bir doğal afet ülkesi, ilk defa afetle karşılaşmıyor, hatta dünyanın depremlerde incele bilirliği en yüksek olan ilk 7-8 ülkesinden biri. Böyle bir gerçeği kabullenmemiz gerek. Türkiye muhteşem bir ülke. Muhteşem bir coğrafyada yaşıyoruz ama deprem riski yüksek bir ülke. Dolayısıyla önemli bir konu; bu ülkede bütün yapı stoklarımızın depreme dayanıklı olması gerekiyor. Diğer bir konu; afetlere hazır olmamız gerekiyor ki Türkiye bu bilince sahipti. 1939 Erzincan depremi ki Türkiye’nin en büyük depremlerinden biridir, 7.9 büyüklüğünde, 33.000 yurttaşımızın hayatını kaybettiği depremden bu yana. 1999 17 Ağustos ve 12 Kasıma kadar 8-10 kırıkla Erzincan’dan buraya kadar gelindi. 1999 da, yakın zamanın batıdaki en büyük depremi oldu ve o depremde bile, gelelim en önemli noktaya; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin doğrudan afetlere müdahale görevi ve sorumluluğu vardı. Emniyet, asayiş, yardımlaşma protokolü çerçevesinde doğal afet yardım planları vardı. En önemli kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, her bölge ile alakalı (Türkiye’yi 17 bölgeye ayrılmış) ve Türkiye’nin her yerinde ordunun çeşitli unsurları var ve o unsurlara özellikle kara kuvvetlerinde doğal afet taburu oluşturmuşlar; dolayısı ile her birim kendi bölgesindeki doğal afet risklerine göre bütün planlama ve hazırlıklarını, eğitim ve görevlendirmelerini yapmış durumdadır. En önemli bir diğer konu; bu birimlerin doğal afet konusunda yani doğal afette nasıl müdahale edilir, halkla nasıl iletişim kurulur, enkaza nasıl yaklaşır gibi konularda eğitimli personeli vardı. Tabii bütün komuta, kontrol, koordinasyon her zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nde olurdu. 17 Ağustos’ta da öyle oldu. Devasa bir lojistik ve insan gücü ile ilk saatlerden itibaren sahaya çıktı. Her zaman çıkar zaten. Yani ordusuz afetlerle mücadele olmaz çünkü afet koşulları, savaş koşullarıdır. Dünyanın bütün devletlerinde de afetlerle ordular mücadele eder. Birinci öncelik, orduların görev ve sorumluluğudur. İlk görev; buna göre konuşlandırılmış ve buna göre tasarlanmışlardır, eğitimleri bu yöndedir, tatbikatlarını yaparlar, düzenli olarak eğitim ve tatbikat yaparlar, dolayısı ile hazırdırlar bölgede. Yani bir köprü yıkılsa istihkamcıları süratle yenisini inşa eder, bir yol çökse yeni yol açar, yol yoksa yol yapar, kapalıysa açar özetle her sorunu çözmeye odaklı, mutlaka alternatifini bulur. Ana fikir; Asker/ordu; savaş için hazırlanmıştır. Bir diğer önemli nokta; asker/ordu halkın yanında olur, Mehmetçiği yanında görmek, halka müthiş bir moral- motivasyon olur, her zaman da gördü, ancak; geçtiğimiz yıl orman yangınlarında ve bu bu son; 11 ili etkileyen depremlerde yanında bulamadı. Özetle; şu anda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin afetlerle mücadele planından çıkartılmış olması ciddi bir sorun. Şu anda ülkemizde afetlerle mücadele planında asker yok. Bunun mutlaka gözden geçirilmesi gerekli. Bu kabul edilebilir değildir. Tüm bunlara ek olarak, sivil savunma sistemi ortadan kaldırıldı. Sivil Savunma Müdürlükleri bütün illerde, ilçelerde var, mahallelerde var, köylerde var, her yerde var. Yani bu tamamen sokaktan, il yönetimine kadar her seviyede sorumlular vardı. Oluşturulmuş örgütlenme var. Bir başka ifade ile; bir afet anında, bir başka sosyal durum ya da örneğin savaşsa konu halkı örgütleyecek mekanizma idi bunlar. Sokaktan, ile kadar uzayan bir mekanizma var, bir akış var, maalesef bu da ortadan kalkmış durumda. Maalesef var olan; bozulmuş durumda. Tüm bunların ışığında söyleyebileceğim; önceden var olup da işlevsiz bırakılmış her türlü mekanizmayı tekrar yerine olduğu gibi koyduğumuz takdirde, en azından işin koordinasyonunda böyle devasa sorunlar olmayacak. Yardım ekipleri, kurtarma ekipleri bölgeye daha kolayca ve hızla ulaşabilecek. Yağma, talan, hırsızlık gibi olaylar minimuma inecek. 11 ili etkileyen bu depremlerde asker sahaya çıktı evet, ama yetersiz sayıda ve plansız çıktı. Planlı çıkılsaydı; en ücra köye bile kimin gideceği belli olurdu. Tümü; tekrar Meclis kararı ile tekrar yerine konur tabii,
Afet; sonuçta savaş koşulu olduğu için, tüm dünyada olduğu gibi; sivillere bırakılacak bir konu değil.
Emir komuta zinciri içerisinde belli bir hiyerarşik düzenle, devasa bir lojistik gücü, insan gücü, makine gücüyle yapılabilir ancak. Bütün bu organizasyonun AFAD’ın sorumluluğuna verilmiş olması durumu zorlaştırdı maalesef. AFAD’ın organziasyon olarak AKUT’un biraz daha büyüğü olduğu dikkate alınırsa ne insan kaynağını ne tecrübesinin böylesine yıkıcı bir afetle mücadeleye yetmeyeceği çok net anlaşılır zaten. AFAD’ın Türk ordusunun yerini doldurabilmesi zaten mümkün olabilir mi?
Doğal afetlere (depreme) hazırlıklı olmak ne demek?
Afetin öncesi, anı, sonrası olarak yorumlamak gerek.
Öncesinde önlemler ve olası risklerin gözden geçirilmesi. Risk yönetimi safhası çok önemli ve maalesef biz risk yönetiminde zayıfız. Kriz yönetiminde iyiyiz derdik maalesef bu defa bu konuda da çok başarılı olamadı. Bizim en emin olduğumuz, her ne olursa olsun Türk milleti tek vücut mücadele eder…evet hepimiz afet yerine koştuk ancak koordinasyon sorunu nedeni ile devasa ulaşım sorunlarından dolayı çok büyük darboğazlar oluştu ve bu darboğazlar nedeni ile ortaya çıkan tıkanmalar arkadan gelen desteğin de önünü kesti.
*Ülkenizdeki bütün bürokrasinin kurumlar arası iş birlikteliklerinin buna dönük bağlantısını kurmuş olması demek,
*Eğitim sisteminin yine afetlerle alakalı toplum bilinci oluşturmak üzere, yediden yetmişe altyapısını oluşturacak şekilde okul öncesinden, aileden başlayıp her seviyeye kadar bu eğitimi sürdürüyor olması demek..
*Arama kurtarma ekiplerinin, ilk yardım ekiplerinin, sağlık ekiplerinin hazır olması demek.
*Arama kurtarma ekiplerinin yeterli sayıda, çok yetkin ve donanımda olmalarını sağlamak.
Devlet sadece kurum ve kuruluşlar değil tabii ki, vatandaşı ile medyası ile afetler konusunda her birimin bilinçli ve hazırlıklı olması gerek.
ADAR, TEŞEKKÜR ETTİ…
ADD Soma Şubesi Başkanı Önder Adar, “Ülkemizin bir gerçeği olan ve uzmanlarca yaklaştığı ifade edilen büyük depremler hususunda alınması gereken önlemler ve yapılması gerekenleri bir sunumla anlatan, arama kurtarma faaliyetlerinin marka ismi ünlü gezgin ve dağcı sayın Nasuh Mahruki’ye davetimizi kırmayarak geldiği için müteşekkiriz. Son derece faydalı geçen toplantının, deprem konusunda İlçemizde yeni bir döneme vesile olmasını diliyorum. Bu bağlamda bizzat toplantıya katılan ve desteklerini esirgemeyen Soma Belediye Başkanı sayın Sercan Okur ve değerli eşi başta olmak üzere, katılım sağlayan belediye meclis üyelerimiz, muhtarlar, STK temsilcileri, kent konseyi başkanına ve tüm hemşerilerimize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.”