Bismillah diyerek başlıyoruz.. Başlarken de Allah’tan hayır düşünüp hayır söyletmesini duayla diliyorum. Zira Allah’tan hayır dileyerek başlayanın her işi hayırla sonuçlanır. Başlamak başarının yarısı sayılır ama hiç bir başarı rastlantı sonucu kazanılmaz! Her başarının arkasında uzun ve yorucu bir çalışma emek gayret ve plan disiplin vardır.
Asıl konulara geçmeden önce bir genel durum tespiti yaparak başlamak istiyorum. Yapmak istediğim tespit şudur: Bugün ülkemizin öncelik ve önem derecesine göre birinci sorunu denetimsizliktir. Denetim mekanizmaları ya hiç yok ya da olanlar sağlıklı çalışmıyor!
Bu tespiti yaptıktan sonra şimdi asıl konulara ve sorunların değerlendirmesine geçebiliriz: Halkın güncel sorunu ekonomi olduğu için biz de konuyla ilgili sorunları gündeme taşıtıp değerlendirmek istiyoruz.
Ekonomi işlev kavram ve yapı olarak çok geniş kapsamlı ve karmaşık bir sistem olduğu için bu konuyla ilgili gerçekçi bir değerlendirme yapmak oldukça zordur.
Ama tüm zorluğa rağmen kıyısından köşesinden konuya biraz yaklaşacağız. Çarşı pazarda alışveriş yapan tüketici bir vatandaş için ekonomi yaptığı alışverişten ibarettir. Üretici bir vatandaş için de bunun tersi; elindeki ürünü yüksek fiyattan satabiliyorsa onun için de ekonomiden anladığı bu. Ama gerçekteyse elbette ki durum bu vatandaşların düşündüğünden çok farklıdır.
Ekonomi öyle bir şey ki herkes için başka başka anlamlar ifade eder. Örneğin işçi için başka, işveren için başka, memur için başka, finans sistemi için başka ve ekonomi yönetimi için başka! Vatandaş ekonominin makro değerleriyle ilgilenmez. Onun ilgilendiği tek şey paranın satın alma gücüdür. Daha çok enflasyondan şikayet eder ama enflasyon nedir ve nasıl ortaya çıkar bunları pek bilmez. Bilmeye de çalışmaz. Medya kültürüyle düşünür ve anlamaya çalışmaz.
Enflasyonun en basit tarifi paranın nominal değerleriyle reel değeri arasında oluşan farktır.
Dolar yükseldi diyoruz ama gerçekte yükselen bir şey yok. Doların satın alma gücü yerinde duruyor. Sadece dolara ödenen liranın miktarı artıyor, olay bu.
Rezerv paralar karşısında lira değer yitirince biz dolar yükseldi diyoruz! Oysa yükselen bir şey yok.
Türkiye’nin cari açık sorununa bir çözüm bulunmadıkça bu sorunlara kalıcı bir çözüm bulmak imkansızdır.
Cari açığa çözüm bulmanın yolu katma değeri yüksek üretim yapmaktır. İhracata bir liralık mal hazırlarken yedi yüz liralık ara mallar ithal etmek zorundaysanız cari açığı nasıl çözeceksiniz?
Ülkemiz ekonomisinin diğer bir olumsuz yanı kayıt dışılık. Ekonominin neredeyse %40 gibi büyük bir oranı kayıt altına alınmıyor ve vergilendirilemiyor. Bu oran oldukça yüksek bir orandır!
Yani kısaca şunu anlatmaya çalışıyoruz: Ekonomiyle ilgili önümüze gelen pek çok sorun aslında yapısaldır! Ekonomik sistemin yapısından kaynaklanıyor.
Palyatif tedbirlerle kalıcı bir çözüme ulaşamazsınız radikal bir mantıkla ekonomiyi baştan aşağı reformize etmeniz gerekir. Saygıyla kamuoyuna arz olunur.
YAZAR: Mustafa YAZICI