Anadolu coğrafyasının mayası gariplerdir.
Peki, kimdir bu garipler?
Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan, bu coğrafyanın tarihinde, kültüründe hülasa kaderinin tam da merkez noktasında bulunan, Anadolu’yu Anadolu yapmış, tarihin akıp giden seyrine yön vermiş, bu topraklarda var olabilmenin idrakini hakkıyla özümsemiş insanlardır garipler.
Tarihin şaşaalı, görkemli, muazzam dönemlerinde tevazu reçetesine bağlı kalmış, bunun tam tersine tarihin duraklama, gerileme, nihayet çöküş dönemlerinde ise canhıraş bir şekilde taşın altına elini değil, gövdesini koyabilmiş, bu toprakların, bu kültürün, bu medeniyetin, bu ilahi nizamın salahiyetini her şeyin önünde bilmiş, tam manasıyla gönül erleri diyebileceğimiz gönül işçileridir garipler.
Yaşadıkları coğrafyayı, yani Anadolu’yu son kale bellemiş, bu toprakların kaderini kendi kaderleriyle bir görebilmiş, dünya üzerinde ayak bastıkları bu ilk toprak parçasının derin manasına varabilmiş, derinliğini keşfedebilmiş, görünenin ötesinde gönüllere nüfuz edebilmiş eren ruhlulardandır bu garipler.
Anadolu’nun ne anlamlar barındırdığını, dünya üzerinde hangi yönden, hangi gözle görülebildiğini en iyi şekilde kavrayabilenler de yine bu gariplerdir.
Menfaatler, çıkarlar uğruna her şeyinden taviz verebilen, maddenin görünen yüzünün derinliklerine inemeyen, metanın esaretinden kendini kurtaramamış, manevi iklimlerin havasını soluyamamış, nefsini ayaklar altına alamasa da, arada bir şöyle hırpalayamamış insanın bu garipleri anlayabilmesi, dolayısıyla dünyaya aynı düzlemden bakabilmesi de mümkün olamıyor maalesef.
Böylece garipler ile bu insanlar arasındaki mesafe uzadıkça dünya üzerindeki yerleşmiş, ithal ve küresel çaptaki acımasız sistemler kendi borularını çalmaya devam ediyor, dünya sol cenahtan yani batı yönlü rüzgârların yönünden yönetilmeye, daha doğrusu sömürülmeye devam edip gidiyor.
Bu rüzgârların esiş yönünü değiştirebilmek, dünyaya kendi nefesinden yön verebilmek ise, işte tam da bu noktadan, üzerinde yaşadığımız bu coğrafyadan, canım Anadolu topraklarından nüfuz edecek bir ruh, bir idrak ve bir izan ile mümkün olabilecektir.
İman etmiş tüm kalplerin umudu, beklentisi de şüphesiz bu yöndedir.
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Anadolu şüphesiz ki son kale
İndi sancak yükselecektir bu topraklardan yine