DEVLETİN NAMUS BORCU
CHP’li Özel, Manisa milletvekilleri Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ve Bekir Başevirgen, Soma İlçe Başkanı Levent Elbinsoy ve Kırkağaç İlçe Başkanı Kadriye Öztekin ile birlikte tazminat alacakları için Soma’dan Ankara’ya yürümek isteyen ancak Kırkağaç sınırında jandarma tarafından durdurulan madencilerin eylemine katıldı. Özel, ardından Bağımsız Maden İşçileri Sendikası tarafından Soma’daki basın açıklamasına katıldı. Özel, buralarda yaptığı konuşmada, “Bu iş h epimizin namus borcudur. Sizin alamadığınız para devletin namus borcudur. Bunların ödenmesi lazım. Bunun için size her türlü olumlu katkıyı yapmaya devam edeceğiz” dedi. Özel, “Sizin karşınıza jandarmayı dikmek, meseleyi çarpıtmak, 301 şehidimize ve onların hakkını arayanlara saygısızlıktır. Siz, emek için ekmek için hak için hukuk için yola çıktınız. Bu haklar alınana kadar bu yürüyüş sürecek. Bu yürüyüşün karşısına engel koyanlar meseleyi anlamayanlar. Manisa Valisi’ne söyleyelim, bu 2800 işçi, faciada canını zor kurtaranlar, baygın çıkarılanlar, çizmem ambulansı kirletmesin diyenler, o anda serviste o cehenneme girmek için yolda olanlar. Bu arkadaşlar tesadüfen bugün hayattalar. Bunlara sahip çıkmayacağız da kime sahip çıkacağız. Bunların hepsi, aile babası, tertemiz hak yemeyen insanlar. İşsiz kalmış, başka işlere tevessül etmemiş, açlığa rağmen direnmiş insanlar. Bu madencilerin haklarını vermek bu devletin namus borcudur” diye konuştu.
MÜCADELENİN KENDİSİ KIYMETLİ
Özel, “Soma’da yürüyemezsiniz kararının Manisa İdare Mahkemesi tarafından bozulması tarihi bir karar. Soma Kaymakamlığı’nın kararı utanç kararıdır, Manisa’daki karar da anayasanın gereğidir. Çünkü herkes hakkını aramak için toplanabilir, yürüyebilir. Bu karara rağmen, burada sizin karşınıza jandarmayı diken İçişleri Bakanlığı ve Manisa Valiliği bir utanca imza atmaktadır. Bu utanç mahkeme tarafından birkaç gün içinde kaldırılır, önünüz açılır. Ama bütün Türkiye, bütün dünya dediklerinizi duydu. Bu mücadelenin kendisi kıymetli. Sizi 5 yıldır oyalayanlar, sizleri görüşmeye çağırdılar. Bu işin siyaseti yok. Bu emek mücadelesi, bu küçücük çocukların geleceğinin mücadelesi” ifadesini kullandı. Özel, “Bütün dünyanın vicdanını sızlatan büyük faciadan beri bir mücadele veriyoruz. Burada ciddi mağduriyetler var. İlk mağduriyet tazminatların alınamaması, ikincisi iş bulunamaması, üçüncüsü de görünmeyen bir kara liste. Hakkını arayanların kara listeye alınması” dedi. Özel, şunları kaydetti:
VALİ, SOYLU’DAN ALDIĞI TALİMATLA JANDARMAYI MADENCİNİN KARŞISINA KOYDU
“13 Mayıs 2014 gününden beri Soma’da bir acıyı birlikte yaşıyoruz, bir mücadeleyi birlikte sürdürüyoruz. Çıkardığımız kanuna rağmen, sendika patronla anlaşma yaparak, işçilerin yerine imza atıp 36 takside rıza göstererek, İstanbul’daki gökdelenin satılmasına ve bu arkadaşların parasının ödenmesine engel oldu. Bu mücadelenin arkasındayız. Manisa Valisi devletin emrindeki jandarmayı milletin evlatlarının karşısına koyuyor. Doğrudan Süleyman Soylu’dan aldığı talimatla. Buradan açıklıyorum. Manisa Valisi, Almanya’da bir gezideyken, Soylu’nun acil telefonuyla paldır küldür uçağa koşmuştur. ‘Bu yürüyüşü durdur demiştir’ Süleyman Soylu. Herkes şunu bilsin, bu yola düşülmeyeydi, Kırkağaç’ta bu yürüyüş durdurulmayaydı, kimsenin bu işten haberi olmazdı. Bu yürüyüş kıymetli, yürünen yolun kendisi kıymetli. Kırkağaç’tan geri dönülmeyecek. Bu yürüyüşün Ankara’ya varmasını, bu işçilerin haklarını almasını sağlayacağız. Devletin sorumluluğu unutulmaya çalışılıyor.
BU HAKKI HEP BERABER ALACAĞIZ
Ben bu organizasyonu önemsiyorum. Bu organizasyon başarıya ulaşırsa, Soma’da yeraltına üç vardiya inen her işçi için, onun evladı için umuttur. Bu mücadele işçinin, patronun yönlendirmesiyle seçilen ve sadece patronu düşünen ve patronun menfaatleriyle kendi koltuğunu düşünen sendika anlayışını bitirir. Bu mücadele başarılı olursa Soma’da alınacak çok yol, Zonguldak’ta alınacak çok yol, Türkiye’nin dört bir yanında alınacak çok yol vardır. Şırnak’taki kaçak madene de Zonguldak’taki sömürüye de Soma’da yakılan bir ateş çare olabilir. Olağanüstü halden sonra Türkiye’de işçi sınıfının direnerek, mücadele ederek, barışçıl yollardan hak aradığı, siyasete karşı pazarlık yaptığı önemli bir mücadeleyle karşı karşıyayız. Buranın kazanımı, Türkiye’nin demokrasi kazanımı olacak. Burada her siyasi görüşten insan var. Bu annelerin hangi siyasi partiye mensup olduklarının hiçbir önemi yok. Hepimiz önce emek mücadelesinde, alınterinde, hak, hukuk adalette birleşmemiz lazım. Alın teri renksizdir, annelerin gözyaşı renksizdir. Bu işçilerimizin hakkını verin, bu mücadeleyi bir kazanımla sonuçlandıralım. İyi ki yürüyorlar, iyi ki sendikaları var, iyi ki sizler gibi dostları var. Eninde sonu bu hakkı hep beraber alacağız.”