Kudüs tarihi ve içerisinde barındırdığı değerler ile dünya dinleri için büyük önem arz ediyor. Kudüs tarihi ve içerisinde barındırdığı değerler ile dünya dinleri için büyük önem arz ediyor. 6 Aralık Çarşamba günü Amerika Devlet Başkanı Donald Trump’ın yapmış olduğu ‘Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanıyoruz’ açıklaması, uyumakta olan Kudüs sorununu tekrar gündeme getirdi.
Arapça El Kuds, İbranice Yeruşalayim olarak adlandırılan Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden birisidir. Tarih boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne olmuş ve defalarca yıkılıp, yeniden inşa edilmiştir.
Kudüs’ün asıl önemi ise üç semavi din olan İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlık için çok kutsal kabul edilen yerleri içinde barındırıyor. Kutsal yerlerin önemli bir kısmı da Doğu Kudüs’te yer alıyor.
Kudüs 3 Din İçin Neden Önemli
*Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs Sahra’nın bulunduğu Harem-üş-Şerif, Doğu Kudüs’te yer alıyor. Hz.Muhammed Peygamber’in buradan göğe yükseldiğine inanılıyor. *Yahudiler için Mescid-i Aksa’nın hemen altında yer alan ve Hz.Süleyman döneminde yapılan tapınağa ait olduğuna inanılan Ağlama Duvarı yer alıyor. Burası Yahudilik inancının en kutsal mekanı. *Hristiyanlar için ise Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi’nde Hz.İsa Peygamber’in çarmıha gerildiği ve kabrine konulduğu düşünülüyor. Bu kilise, aralarında Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliği’nin de olduğu farklı mezheplerin temsilcileri tarafından yönetiliyor.
Doğal olarak da Kudüs üzerindeki egemenlik savaşı bitmiyor.
YAKIN TARİHTE KUDÜS;Osmanlı İmparatorluğu, 1517’de ele geçirdiği Kudüs’ü 1917 tarihine kadar yani 400 yıl kontrolü altında tuttu. sonrasında yaşanan gelişmelerden anlaşılıyor ki; Kudüs şehri 400 yıl boyunca Osmanlı Döneminde hiç olmadığı kadar barış ve huzur içinde yönetilmiş.
Ancak Osmanlı’nın son dönemlerinde Kudüs, yöneticileri ve halkı açısından İngiltere’ye bir yaklaşım içindeydi. Nitekim 1.Dünya Savaşı’ndan sonra Kudüs’ün yönetimi Osmanlı idaresinden çıkarak (1917) İngiliz mandasına geçti. Böylece Siyonizmin ayak sesleri yükseldi.
Süreç içinde el birliği ile Filistin’e gizli Yahudi göçleri düzenlenmeye başlandı. II. Dünya Harbi’nin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı.
İngiltere, Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler’e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947’de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi.
Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. Ve İsrail-Filistin Savaşı başladı. Yani 1947-1948 tarihinde İngilizler Kudüs şehrinden çıktı, ve bölgede tombaladan çıkar gibi BM’in desteğiyle Türk – İslam coğrafyasının içinde bir işgalci İsrail Devleti kurulmuş oldu.
Kudüs’ün statüsü, İsrail-Filistin çatışmasının en merkezi sorunlarından birini oluşturuyor.
İsrail, Ürdün’ün kontrolü altında bulunan Doğu Kudüs’ü 5 Haziran 1967’de işgal etti. İsrail, 1980’de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını “birleşik başkenti” ilan etti. Ayrıca aynı kanunla kentte yaşayan Araplara vatandaşlık verildi. O tarihten bu yana da İsrail işgali altında bulunuyor. DEVAMI YARIN…