Ne çok badireler atlattık millet olarak değil mi?
Biri bitmeden biri başlayan, ardı arkası kesilmeyen saldırılar, tacizler, ihanetler, hainlikler…
Dost görünüp sinsice, kurnazca kuyumuzu kazmaya çalışanlar…
Kendi menfaat ve çıkarları uğruna gözü dönmüşçesine üzerimize, üzerimize saldırmaya çalışanlar veyahut bunu gerçekleştiremediğinde ise en alçak şer odaklarıyla bir olup türlü türlü kirli planlara girişenler…
Bu millet, farkına varmadan yüzyıllardır öyle hainler barındırdı ki sinesinde.
O yüzden tarih boyunca gerçekleştirmek istediği büyük sıçrayışı, o büyük değişimi, en anlamlı dev adımlarını atamadı.
Atabilmesine bir şekilde engel olundu.
Tarihinde en zirvede olduğu dönemlerde dahi varlıklarını sürdürdü bu hainler sığıştıkları deliklerinde.
Zor zamanlarında ise her zorluğa, her müşküle rağmen daha bir gayretkeşlik sergileyebildi tüm cihana.
Fakat asla teslim olmadı ihanet çetelerine.
Asla boyun eğmedi zorbalıklarına, kalleşliklerine, kahpeliklerine…
Dünyaya karşı her zaman olduğu gibi göründü.
Mertçe, dürüstçe, kahramanca, adilce…
Millet olabilmesini sağlayan değerlerinden, dünyaya kendini ifade ettiği profilden hiç vazgeçmedi.
Dünya onu binlerce yıl öncesi nasıl tanıdıysa ve binlerce yıldır nasıl bir yargıyla yaklaştıysa ve bugün de bu durum da bir farklılık arz eden bir durum yoksa eğer, bu millet doğru istikamette demektir bunun anlamı.
Zira bunun tersi olsaydı, kimilerinin dillerine pelesenk, gönüllerine dert olmuş olan o “ dünya vatandaşlığı” safsatasına alet olsaydı, o vakit korkmamız lazım gelirdi.
O zaman ipler elimizden çıkmış, trenimiz raydan fırlamış olurdu.
Ki bu zamana kadar yolumuzu, istikametimizi, imanımızı yitirmediysek, ülkümüzden, fikrimizden, kutsalımızdan kopmadıysak yine bu milletin kendisine borçluyuz demektir bunu.
Bu milletin yine kendisi, kendi geleceğini selamete çıkarabilmesini bilmiştir.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi.
Tıpkı geçmişte Akif’in;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım dediği gibi bam teline dokunulduğunda, sinir uçlarıyla oynandığında damarlarında taşıdığı asil kanın sorumluluğunu hakkıyla tüm cihana gösterdiği gibi.
O yüzden bu millet, dünya üzerinde var olan hiçbir millete benzemez.
Merhametiyle, gazabı Allah’ın izni ile hiçbir ölçüye gelmez, gelemez!
Bu milletin şan dolu, şerefle örülü mazizi, insanlığa örnek teşkil eden tarihi yeryüzündeki mührüdür.
İşte bu mühür, asırlarca dünya tarihine yön vermiş, asırlarca tarihin anlamını oluşturmuş en kutlu, en mübarek mühür olagelmiştir.
“ Dünya vatandaşlığı” safsatasına, o gâvur oyuncağına kapılanlar ise, dünya vatandaşlığında eriyip gitmiş, o sahte dünyanın enkazında ezilip gitmişlerdir.
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Dünya tarihine bizzat yön vermiş bir millet, kurulu düzenin bir parçası değil, en muhteşem düzenin hem oyun kurucusu, hem de oyuncusudur.