23 NİSAN 1920; TBMM’nin açıldığı gündür. Milletimizin babadan oğulla geçen saltanat sistemini terk ederek, halkın kendi iradesi ile seçtiği yöneticileri, iş başına getirdiği, demokratik ve milli egemenliğe dayalı bir sisteme geçişin başlangıcıdır.
Bu yüzden 23 Nisan bütün Türk tarihi bakımından çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye için önemli bir başlangıçtır.
Egemenlik kavramı; en anlaşılır ifade ile tacı, kralın başından alıp, ulusun başına koymak, padişahlık sisteminin, haksız, temelsiz ve akıldışı olduğunu ilân etmek ve egemenliğin kaynağının millette olduğunu vurgulamaktır. Ulusal egemenlik ilkesine göre; devlet içinde en üstün irade olan egemenlik hakkı ulusa aittir. Buna göre; egemenlik tektir, bölünemez ve başkasına devredilemez, ancak temsilciler eliyle kullanılabilir.
Devletimizin yönetim sisteminde bu tarihle başlayan büyük değişim, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanmıştır. Nitekim Cumhuriyet idaresi, milli iradeye en uygun, en işlevsel, en yakışan ve en çağdaş olan yönetim biçimiydi.
Yani Türkiye, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile doğdu. 29 Ekim 1923’de ise Türkiye’ye “Cumhuriyet” adı verilerek “Türkiye Cumhuriyeti” resmen kuruldu ve ilan edildi.
* * * *
Bazen toplumda insanlar, yeteri kadar bilgiye sahip olmadan yorum yapıyor ve kesin yargılarla başkalarının ağzından konuşuyor. Mevcut sistemi, Cumhuriyeti, Demokrasiyi, Ulusal Egemenliği eleştiriyor, Osmanlı dönemine özeniyor. Böyle düşünen ve konuşan insanlara seslenmek istiyorum. Eğer bu eleştiriyi yapabiliyorsanız; Türkiye Cumhuriyetin de yaşadığınız için yapabiliyorsunuz! Dönemsel şartlar ile düşünelim; Osmanlı Devletinde Saltanat düzeninde Padişahın bir kulu mu olmak istersiniz?
Türkiye de Cumhuriyet rejiminde, Anayasa karşısında bir birey, bir vatandaş mı olmak istersiniz? Tabi ki herkesin aynı düşünmesini beklemiyoruz.
Farklı fikirlere de saygı ile bakıyoruz. Ancak sadece belli cemaat ve siyasi partilere yaranmak için ezbere ve temelsiz konuşmamalıyız diyoruz.
Bu cümlelerden sonra şunu mutlaka ilave edelim, amacımız geçmişi kötülemek değil. Elbette hiçbir ulus tarihine, sırtını dönmemelidir. Geçmiş geleceğe ışık olmalıdır. Atalarımız bizim mirasımızdır, varlık sebebimizdir. Bu toprakları onlardan devir aldık.
Ancak şunu da unutmayalım ki, ölümsüzlük ve sonsuzluk sadece YARADANA mahsustur. Bu çerçeveden bakarsak, Osmanlı Devleti de var oluşunu tamamladı. Orta çağda kuruldu. Yeniçağı başlattı. Yakın çağın bir parçası oldu. 6 yy’ ı aşkın bir süre inişler ve çıkışlarla varlığını sürdürdü. Tarihin bir dönemine altın harflerle adını yazdırdı. Ancak her şeyin bir sonu olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu da ekonomik, siyasi, sosyal pek çok nedenin bir araya gelmesi derin bir çöküntüye girdi ve sona erdi. Osmanlının küllerinden de Türkiye vücut buldu. Türkiye ulusal egemenlik ilkesine dayandı. Adını da Cumhuriyet koydu.
İnşallah Türk Milleti olarak iç ve dış şer odaklarının oyununa gelmeden birlik ve beraberlik içinde her türlü sorunu çözerek, pkk belasını da yok ederek, bu topraklarda kardeşçe yaşar ve devletimizi devlet yapan ilkelere sahip çıkarız.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE.
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ 96.YILI KUTLU OLSUN.
Dipçe: Mustafa Kemal Atatürk bu bayramı ülke yönetiminde söz sahibi olarak gördüğü bugünün küçükleri ama yarının büyükleri olacak, çocuklara armağan etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bir sözünde: ” Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.” demiştir.
Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm fikir ve silah arkadaşlarını saygı ve rahmetle anıyoruz. Ayrıca geçmişten günümüze kadar vatanımız ve milletimiz uğruna hayatını ve sağlığını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi de saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.