MHP:
MHP’de muhaliflerin yargı kararıyla pazar günü toplamayı planladığı olağanüstü kurultay 15 Mayıs Pazar günü yapılamadı. Dört muhalif genel başkan adayı ortak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının kilit ifadesi “son sözü genel başkanlar değil kurultaylar söyler” sözü oldu.
İktidarları anlamak çok zor. Koltuk nasıl bir şey ki oturan koltuğundan kalkmak istemiyor. Gerçi Türkiye’de bu durum çok alışıldık bir tablo. Öyle ki zamanı geldiği halde koltuğu bırakamamak her makam ve mevki için ve her siyasi parti için geçerli bir durum.
Geçen sürede MHP’nin başarısı ortada. MHP’nin şu anda mecliste sadece 40 milletvekili var. Üstelik Haziran seçimlerinde 80 olan vekil sayısını Kasım seçimlerinde 40’a düşürdü. Hem de iktidar partisinin seçmenine en yakın siyasi partiyken. AKP’nin oyları kaysa kaysa MHP’ye kayar diye düşünülürken ama tam tersi oldu ve AKP, MHP’nin oylarını aldı. Ve 40 milletvekili ile mecliste sayısal gücü iyice azaldı.
Ve MHP en kritik zamanlar da ilginç bir şekilde hep AK Partinin yanında. Başta muhalif görünüyor, sonra bir mantık geliştirip bir şekilde nedense hep AKP tabanlı düşünüp, karar veriyor. Ve adeta AKP için kurtarıcı oluyor.
Özellikle son seçimlerden sonra MHP içindeki muhaliflerin sesi yükseldi. Ve kurultay istiyorlar. Kurultay için tabandan gelen bir destekte var. Yani bir kısım MHP delegesi ve tabanı değişim istiyor. Üstelik yeterli imzaları da toplamışlar.
Durum böyle olunca insan düşünmeden edemiyor. Sayın Bahçeli Genel başkanlıkta neden ısrar ediyor? Tabandan gelen istek doğrultusunda kurultaya izin verip değişimin önünü neden açmıyor? Veya yapılacak kurultayda kendi de aday olarak kendi başkanlığını da güvenoyu alarak tekrar tazeleyebilir.
Diğer taraftan zaten Sayın Bahçeli 1997 den bu yana yani 19 yıldır genel başkan! Beğeni toplayan kişiliği ile bu görevi 19 yıldır yapıyor. Bu süre genel başkanlık için, hırslarını törpülemek için, hedeflediklerini yapmak için, partiyi göklere çıkarmak veya partiyi dibe vurmak için oldukça yeterli bir süre. Neden kurultayın engellenmesi konusunda bu kadar ısrarcı olduğunu anlamak çok zor!
Keşke bütün liderler, yöneticiler, müdürler zamanı geldiğinde hiç yıpranmadan ve bulundukları kurumları, oluşumları yıpratmadan görevi devr etmeyi bilseler…
*****
ŞEHİTLER VE DÜĞÜN:
Maalesef özellikle Haziran ayından bu yana yaşanan terör olayları ne hız kesiyor ne de bitiyor. Şehit haberleri yürekleri dağlıyor. Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Ama en acısı insanlar artık pkk-terör-canlı bomba ve her türlü eyleme karşı alışkanlık kazandı. Yani sistematik olarak duyarsızlaştık.
Son dönemlerde verdiğimiz şehitlerden ve buna paralel ulusal duyarlılıktan dolayı haklı olarak her alanda yapılması düşünülen etkinliklerde bir ağırlaşma, bir mod düşürme söz konusu.
Bu yüzden olsa gerek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri de pasivize edildi. 23 Nisan için toplanacak devlet daveti (resepsiyonu) iptal edildi. Oysa söz konusu devlet kabul töreni çalgılı çengili bir etkinlik değildi. Ve yine söz konusu olan, bir ülkenin var oluş simgelerinden birini temsil eden, bir ulusal bayramdır. Ve bu bayram halk iradesini temsil eden bir bayramdır. Ama yine de iptal edildi.
Ama 14 Mayıs’ta Sayın Cumhurbaşkanının kızının düğün töreni 13 Mayıs’ta gelen 8 şehit haberine rağmen yapıldı. Gelen tepkiler üzerine düğünün sadece nikah olduğu çok sade olduğu gibi bilgiler yardımcı basın tarafından servis edildi. Olabilir. Ama düğün sıradan bir insanın düğünü değil ki. Düğün Devletin 1 numarasını temsil eden Cumhurun Başının düğünü! Yani elbette vatan millet meseleleri bu düğünü etkileyecek veya etkilemeliydi. Bunun dışında düğünün sadece nikah olması, sade olması, alkol ve müzik olmaması artık teferruattır.
Her ne kadar gösterişten kaçınılmış gibi davranılsa da çok büyük bir organizasyonla ve kalabalık bir davetli sayısı ile düğün yapıldı. Ve çiftin 8 nikâh şahidi vardı. Olabilir tabi tercih meselesi. Ama öyle bir şahit vardı ki şahsen yürek burktu. Gelinin şahitlerinden biri Askeriyenin en üstü olan Genelkurmay başkanı idi. Hulusi AKAR. Sonra Genelkurmay başkanı da TSK’nın resmi internet sitesinden davete neden icabet ettiğine dair bir yazı paylaştı. Demek ki verilen tepkiler kendisine kadar ulaşmış. Duyarlı bir davranış olarak millete açıklama yapma gereği duymuş. Ama ne olursa olsun, Devlet teamülleri gereği için bile olsa yine de 8 evladını kaybeden bir baba olarak davete katılmasaymış daha yakışık alan bir davranış olurmuş.
Sonuç şehit haberleri gelirken millete mal olmuş devlet törenleri ve resmi bayramlar iptal edilebilir. Ama devlet büyüklerinin düğün törenleri iptal edilmez. Ve Genelkurmay Başkanı da şahit olur.
*****
YARIN 19 MAYIS,
Türk Milleti için bir dönüm noktası ve kurtuluşun başlangıcıdır. Ata’mız, Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı gün olan 19 Mayıs’ı önemi nedeniyle de Türk gençliğine armağan etmiştir. Biz her ne kadar Atamızı yeteri kadar anlayamasak da O’nun bütün ümidi Gençliktedir.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun.