Dünya üzerinde tüm insanlığı mutlu edebilecek, tüm ulusların özlemle beklediği, tüm dünyanın ortak bir ideal nizamı var mıdır sizce? Ya da böyle bir düzen inşa edilebilir mi yeryüzünde? Tüm insanlık için bu durum ne derece mümkün olabilir? Dünyada yüzde yüz oranında eşitlik sağlanabilir mi mesela? İnsanlık, mutlak eşitlik mümkün olamasa da, mutlak adaleti yakalayabilir. İnsanlık, tarih boyunca farklı şekillerde, türlü türlü yönetim biçimlerini, idare tarzlarını deneye gelmiştir. Monarşi, oligarşi, anarşi, demokrasi… Fakat bunların egemen olduğu hiçbir coğrafyada, halkın tamamının olurunu, rızasını kazanamamıştır. Bu sıraladığım rejim çeşitlerinden halkın çoğunluğunun öyle ya da böyle razı olduğu sistemler en fazla varlığını sürdüren sistemler olmuşlardır sadece. Halkın yönetime dâhil olamadığı, ülke yönetiminde pasif konumda olduğu sistemlerde dahi bu tablo değişmemiştir. Zira halk, bir şekilde kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmiştir kendi siyasetini. Bunun tam tersi olduğu durumlarda ise, halkından uzak, halkından kopuk, halkını tanımayan ve halkının nasıl bir yapıya sahip olup olmadığını hesap edemeyen rejimler ise tarihe gömülüp kalmışlardır. Yani insanlık, tarihi seyir boyunca “ görünmez el “ olarak siyaseti şekillendiren, yönlendiren en önemli unsur olarak yer almıştır. Rejim tartışmalarının açmazı, tıkandığı nokta ise şudur bana göre: “ Mutlak eşitlik mi? Yoksa mutlak adalet mi?” Rejim genelinde olduğu gibi siyasi parti seçimlerinin ana kilit noktası da budur bana göre. X partisi iktidara geldiğinde mutlak eşitlik sağlanabilecek mi değil, mutlak adalet tesis edilebilecek mi? Y rejimine geçildiğinde herkes eşit olabilecek mi değil, herkese aynı adaletle muamele edilebilecek mi? olmalıdır asıl tartışılması, analiz edilmesi
gereken. Bu bağlamda ülke gündeminin birçok hayati önem arz eden meseleleri hâlâ güncelliğini korurken “ başkanlık” tartışmalarının gündemde olduğu şu günlerde, bu konuya da bu iki kıstas üzerinden yani “ eşitlik mi? adalet mi?” anahtar kelimeleri üzerinden yaklaşıp, değerlendirmede bulunmak daha sağlıklı olacaktır. Bunun yanında başkanlığın ne olduğu, bu ülkeye neler getirip, neler götüreceği de iyi hesap edilebilmelidir. Halkın önüne son derece şeffaf bir durumda çıkılabilmeli ve ülke geleceğini ilgilendiren böylesine hayati ve hassas bir konu hakkında halkın istek ve taleplerine göre pozisyon alınabilmelidir. Ama her şeyden önce, bu ülkenin garipleri asla ama asla unutulmamalıdır. Zira bu canım ülkenin ayakta kalabilmesini sağlayan manevi direkler, bizzat o gariplerin omuzlarında yükselmiştir. Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Eşitliği sağlayabilmek midir zor olan, yoksa adaleti yakalayabilmek mi? Ya da gönüllerinden yakalayabilmek midir garipleri en faziletlisi?