Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır
arabaya.
Adam arka tarafa biner…
Şoför…
– eee hemşerim kimsin nereye gidersin…der…
yolcu
– ben Azraillim..canını almaya geldim der……
Şoför alaycı bir tavırla
– sen mi Azrailsin der. Yav senin gibi Azrail olur mu hiç der…
Yolcu sakin bir tavırla
– sen daha önce Azrail gördün mü de
tarif ediyorsun der…
Ve ekler yolcu…
— inanmadın bana öylemi? Der…
Şoför
– inanmadım tabii der…
.yolcu
– o zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der…..
gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu
daha alır… ama yolcu ön tarafa oturur…olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır…..
Şoför yanındakine…
eee sen kimsin nereye gidersin der….
öndeki
– ağabey ben merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim adım falanca der……
şoför
– Yav ; şu arkadaki adam bana Azraillim diyo görüyor musun şu herifi hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der….
öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur….
öndeki
– abi arkada kimse yokki…..
şoför hışımla arkaya bakar ve
– körümsün be adam arkada oturuyor ya
öndeki arkaya bir daha bakar ve
– abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der…
bu sefer
arkadaki söze girer….
– gördün mü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der şoföre.
şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar….
Arkadaki şoföre…
hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam der…..
şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan…..
sonra….
sonra ne olmuş biliyor musunuz?????
adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar…
Gurbet
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..
N. Fazıl Kısakürek
Gurbet Elde Baş Yastığa Gelende
Gurbet elde baş yastığa gelende
Gayet yaman olur işi garibin
Gelen olmaz giden olmaz yanına
Siyah toprağıyla taşı garibin
Yazık oldu şu Garib’in haline
Doymak olmaz lezzetine tadına
Her geldikçe yarenleri yadına
Dinmez asla çeşmi yaşı garibin
Gurbet ele garip giden bilinmez
Ağlayınca çeşmi yaşı silinmez
Garip nedir halin diye sorulmaz
Bulunmaz yareni eşi garibin
Gülmez nere gitse garibin yüzü
Kirlidir yakası yaşlıdır gözü
Açmaz bir yol kimseye gizli sözü
Muhabbettir hep sırdaşı garibin
Gurbet elde ben Garib’e kim baksın
Anam yoktur gelip gözyaşı döksün
Sanem yoktur mezarıma taş diksin
Bir çalıdır mezar taşı garibin
Aşık Garip