“Kadın ile erkek eşit olamaz; fıtrata aykırı”
“Dişiler, kız mıdır, kadın mıdır belli değil.
“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”
“Cenin değil anası ölsün!”
“Evdeki işler yetmiyor mu?
“Kadın çalışarak fuhuşa hazırlık yapar”
“Kahkaha atan kadın iffetsizdir”
“Kadının fıtratında köle olmak var”
“Tecavüze uğrayan kürtaj yaptırmasın”
“Hamile kadın sokakta dolaşamaz”
“Kadınlar için tek kariyer annelik”
“İşsizlik rakamlarının yüksek olmasının nedeni kadın ve gençlerin iş gücüne katılması”
“Türk kadını evinin süsüdür”
“Kadınlar süslenmesin, şort giymesin”
“Ölü kadınla cinsel ilişkiye girilebilir”
“Havva olmasaydı, kadınlar kocalarına ihanet etmezdi”
“Kadında akıl ve din eksiktir”
“Buluğ çağına (diyanete göre kızlarda 9 yaşında olmak) erişmiş kadının velisi olmaksızın nikahlanabilmesi mümkün”
Hepsi tanıdık cümleler değil mi? Zaman zaman kulaklarımızda çınladı. Kimimiz sokağa çıkıp haykırdı, kimimiz olur mu böyle şey deyip evde isyan etti? Kimimiz duymadı bile veya duymazdan geldi! Kimler mi demiş bunları? Ben demedim.Ben sadece derledim.
Söylemlere paralel olarak uzunca bir süredir medeni kanun alanında ve özellikle kadına verilen haklar konusunda bir geriye gidiş söz konusu sanki. Müftülere nikah yetkisi veren yasa tasarısı, boşanmaların artık mahkemeye gitmeden “Aile Arabuluculuğu” ile gerçekleşmesi gibi…Bu uygulamalar kadın haklarına vurulan birer darbedir. Süreç içinde kadına şiddetin ve cinayetlerin artmasıdır,
Bazıları kavramları karıştırarak diyecek ki kadın hiçbir dönemde bu kadar özgür olmamıştı! Daha ne istiyor? Bu durum özgürlükten ne anladığınıza göre değişir elbette.
Lakin, kadının lüks arabalarla gezmesi, markalı giyinmesi, bolca makyaj yapması, evden çıkıp kafe ortamlarında gün yapması, hem tesettürlü olup hem sosyal hayatta olması özgürlük müdür? Veya gerçek ve doğru özgürlük müdür?
Ayrıca sadece özgür olmak yeter mi? Devlet kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, bebek gözetmeksizin vatandaşını eğitim, adalet, sosyal, siyasal, ekonomi ve hayatın her alanında korumak, kollamak, sahip çıkmak, eşit davranmak, hakkını aramak ve var olmasını sağlamak, zorunda değil mi?
Kadın hor görülüyor, kadın hayatın her alanında eziliyor, sömürülüyor, kadın tahrik ve günah sebebi sayılıyor, kadın hep suçlanıyor, şiddete maruz kalıyor ve yaşam hakkı elinden alınarak öldürülüyor.
Erkek mi? Ya kaçıyor ya da mahkemeye takım elbiseyle gelerek iyi hal indirimi almanın hesabını yapıyor. Kadını öldürürken içinden çıkan canavar duruşma salonunda kedicik oluyor. Hâkimin karşısında poz keserek boynunu büküyor. Kafa karıştırmak, daha çok ceza indirimi almak, insanların karşısında kendine haklılık payı çıkartmak için din, iman ve namus gibi bizim için önemli olan değerleri öne sürerek bu suçu işledim diyor.
Adalet mi?
İşte en zor soru bu?
Anlamadık ama anladık diyelim ki; İnsanlar beşer, şaşar ve hata yapar.
Peki yanlışlar hep tekrar mı eder?
Azalmaz mı?Önlenemez mi?
Vatandaşı olduğumuz devlet bizden sorumlu değil mi?
Kanun mu yok?Kanunlar mı yeterli değil?
Kanun koyucular mı?
Kanunları uygulayanlar mı?
Ve sonuç olarak;
-2002-2017 yılları arasında öldürülen kadın sayısı 6 bin 143.
-Sadece 2017 yılına ait kadın cinayet ise 409.