İnsanı olgunlaştıran acılarıdır.
Sizce de öyle mi?
İnsanın olgunlaşabilmesinin ölçütü, acıları mıdır?
Tek etken bu olmasa da, insanın olgunlaşmasını büyük ölçüde etkileyen, en azından “olgun insan” olabilme yolunu gösteren ışık acılarıdır.
Günlük hayatta bazıları kendini hemen ele veriverir.
Nasıl bir karaktere sahip olduğunu, o insanla hangi yolda, nasıl ilerleyebileceğinizi az çok kestirebilirsiniz çoğu zaman.
Fakat kimileri de vardır ki, son derece vakur, ağır ve gizemli bir duruş sergiler dışarıya.
İşte bu tür insanları tanımadan karakterleri hakkında bir kanıya varabilmeniz güçtür.
İçinden bin türlü hesap, dolap çeviren bir şeytanımsı da olabilir, bunun tam aksine içinde yaşadığı dünyaya layık olmayan, âlemlerin sırrına ermeye çalışan bir garip de.
Zaten bazı şeylerin sırrına erebilmek için içindeki garipliği sürekli hatırlayabilmeyi, aczi yetini idrak edebilmeli değil midir ya insan?
Yani demem o ki; garipliğine nüfuz edebildikçe sırrına ulaşmaz mı insanoğlu?
Derinine indikçe zirvelerini yakalamaz mı bir diğer deyişle?
Alçaldıkça yükselmenin hikmetine ermez mi?
Aczi yetini kavradıkça mükemmelliğini ortaya çıkarmaz mı bu yolla?
Mükemmelliğe uzanan bu keşif yolunda adım adım olgunlaşıp, sırlarını keşfeder sonsuzluğunun.
Ta ki, sonsuzluğun asıl sahibine geri dönüşü gerçekleşinceye dek…
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Hikmet, aşikârlığa gizlenmiş, sarıp sarmalanmış bir cevherdir erişebilene.