Deprem felaketindeki yaralar sarılmaya devam ederken, Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, moloz atıklarının hem çevre hem de insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti.
İnsanların günlük rutinlerinin dışında yaşadıkları travmatik durumlar sonrasında ortaya çıkan bilişsel, duyusal, davranışsal ve sosyal bozuklukların, “travma sonrası stres bozukluğu”’nun habercisi olabileceğini belirten Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, “Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çevre illerde de etkili olan deprem dolayısıyla ülke olarak derin üzüntü içerisindeyim. Bu vesileyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Depremin büyüklüğüyle doğru orantılı olarak yaşanan kaybın ve acının büyüklüğü hepimizi derinden sarstı. Bu durum travma sonrası stres bozukluğu gibi depresyon rahatsızlıklarını da tetikleyebilir. Yaşanan bu acının herkes üzerinde aynı oranda olmasa da bazı etkileri olması kaçınılmaz olacaktır. Kanser gibi zorlu bir tedavi sürecine sahip olan hastalar kendilerini bitkin, halsiz ve umutsuz hissedebilirler.” dedi.Yaşanan travmatik olaylar sonrasında insanların yaşadığı bu durumun normal olduğuna işaret eden Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, umudun en büyük yardımcı olduğunu belirtti. Şu an yapabileceğimiz en iyi adımın yaraları sarmak ve ulaşabildiğimiz hayatlara dokunmak olduğunu söyleyen Alıcıkuş “Yaraları sarmanın en iyi yolu farkında ve motive olmaktan geçiyor. Farkındalık ve motivasyon kelimesi kanser tedavi sürecinde tedavilere uyumu artırarak başarı oranların artmasına destek olduğu gibi insanların kim olduğunu ve neyi başarmak istediklerini anlamalarında da son derece önemli. Şu an hep birlikte birbirimize sarılma ve birbirimizden güç alarak ayağa kalkma zamanı olduğuna inanıyorum. Yaşadıklarımızdan aldığımız ders ve kayıplarımıza duyduğumuz sevgiyle birbirimize tutunarak bilim, etik ve saygı kurallarının ışığında bugüne ve geleceğe umutla bakmalıyız.” dedi.Deprem bölgesinde daha ileri dönemde kanser riskinin artabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, deprem nedeniyle ortaya çıkan molozların döküleceği noktaların doğru tespit edilmesi gerekliğinin altını çizdi. Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, “Moloz denildiğinde akla gelenler arasında beton, alçı, cam gibi malzemeler olsa da moloz içerisinde elektronik atık, yapılarda olan kimyasallar da yer alıyor. Bu nedenle molozları sadece “görüntü kirliği” olarak değerlendirmek son derece yanlış. Dünya Sağlık Örgütü “Kanserojen Maddeler” listesinde yer alan “asbest” deprem bölgesindeki yıkıntılarda bulunuyor. Zaman içerisinde bu tozlara maruz kalan bireylerde; kalp – damar hastalıkları, alerji, astım, akciğer kanseri gibi hastalıklarla karşılaşılabilme riskini artırmaktadır. Bu nedenle deprem bölgesinde yaşanabilecek tüm sorunlar için öncelikli ve nitelikli tedbirlerin alınması gerekiyor.” dedi.