Anadolu, tarih boyunca en uğrak durakları oldu medeniyetlerin.
Doğu ile Batı medeniyetinin tam ortasında, Hak ile bâtılın kavşak noktasında, tarihi ve kültürel karşılaşmaların göbeğinde yer aldı maziden bu yana.
Nice hayaller suya düştü bu topraklarda.
Nice olmaz denilen, gerçekleşme ihtimali olmayan mucizeler vuku buldu Anadolu semalarından yeryüzüne inen.
Nice aşklar filizlendi sevda bahçelerinden.
Nice yarım kalan sevdalar ukdeleşti yüreklerinde bu topraklar uğruna toprağa düşenlerin.
Farklı farklı memleketlerden gelip de, bir karış toprağı uğruna kanını canını feda edenlerin, o bir karış toprağını namusu belleyenlerin vatanı bu cânım Anadolu.
Tek bir gaye etrafında kenetlenebilen, ülkülerini, yüreklerinden taşan sevdalarını, insanlığını inşaa eden aşklarını yaşam gayesi gören, tüm insanlığa “ insanlık” timsali olmuşların memleketi şu cânım Anadolu.
Âşık olmayı tüm cihana öğreten, sevdanın hikmetini gönüllere nakşederek belleten, garip kalabilmenin nimetini “egemenlere” hatırlatabilenlerin harman olduğu, aşkla yoğrulan, sevdayla yorulan, imanla hazdan hazza koşan kalplerin attığı, can bulduğu bir coğrafya işte burası adına Anadolu denilen.
Aşkın da, kavganın da göbeği, Hakkı’nda bâtılın da savaş verdiği, merdin de namerdin de kılıç kuşandığı, en müstesna bölge işte burası bize vatan olan.
Zira bize vatan olan bu topraklar son kalemiz bizim.
Yedi düvele karşı savunduğumuz, dünya üzerindeki gözbebeğimiz, kimliğimizin anlamına anlam yüklediği, davamızın katmer katmer davalaştığı şehitler yatağı bu topraklar bizim!
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Aşkı da, kavgayı da gel sen burada gör
Anadolu adlı bahçeye bir dalmaya gör.