Geçtiğimiz hafta Türkiye’de Kutlu Doğum Haftası kutladık. Birçoğumuzun bildiği gibi Kutlu Doğum Haftası, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in doğduğu hafta olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de bu haftaya özel etkinlikler ve uygulamalar ile “Kutlu Doğum” kutlanmıştır.
Son ilahi dinin, son peygamberi olan Hz. Muhammed’in doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda detaylı çalışmalar yapan bilim adamları vardır. Yapılan çalışmalar neticesinde de farklı tarihler ortaya çıkmıştır. iki tarih üzerinde ise daha çok durulmuştur. Bu tarihler; 1-12 Rebiülevvel (17 Haziran 569) 2- 9 Rebiülevvel (20 Nisan 571)
Biz Türkiye olarak kesin tarihi belli olmayan Hz. Muhammed’ in Doğum gününü önce 20 – 27 Nisan Haftası olarak kutladık. Ardından da 14 – 20 Nisan Haftası olarak değiştirdik ve kutluyoruz. Oysa peygamberimizin doğum tarihindeki tespitlerden sonra sağ duyulu, mantıklı ve en önemlisi de dini duygularımızı düşüncelerimize karıştırmadan düşününce “Kutlu Doğum Haftası’nın” tarih, zamanlama ve evrensellik boyutunda bir çelişki içinde olduğunu görebiliyoruz. O zaman “Kutlu Doğum Haftası’nın” Türkiye’de icat edildiği sürece bir bakalım. Kutlu Doğum Haftası,1989 yılında Türkiye Diyanet Vakfı’nda, Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapan ve kurul başkanı olan Profesör Süleyman Hayri Bolay’ın teklifi ile gündeme geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklendi. Ve bu önemli anma günü İlginçtir ki tüm İslam dünyası içinde sadece Türkiye’de resmiyet kazandı.
İslamiyet dinindeki önemli günler hepimizin bildiği gibi Hicri Takvime göre kutlanır. Örneğin dini bayramlarımız her yıl 10 gün öne gelmektedir. Çünkü ay yıl’ı esaslı hicri takvimde günler bu şekilde bir döngü ile sürekli değişir. Yani hicri takvim bunu gerektirir. Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri de 1989′da hicri takvime göre, (Hicret olayı ile başlayan ay takvimi) Mevlit Kandili’nin peşi sıra düzenlenirken 1994 yılından itibaren ne olduysa diğer dini günlerin aksine miladi takvime (Hz.İsa’nın doğumunu başlangıç kabul eden güneş takvimi) göre kutlanmaya başlandı. Bu durumda Hz. Muhammed’in doğumu Türkiye ve diğer İslam ülkelerinde Miladı ve Hicri Takvime göre değişti ve yılda iki kere kutlanır oldu.
* * *
AK Parti döneminde ise bu kutlamalar resmi bir törene dönüştü. Bu etkinlik bahanesi ile siyasi parti liderlerinin ön çıkması dikkat çekmeye başladı. Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ile birlikte devlet kurumları Kutlu Doğum Haftası için genelgeler yayınlayarak ve katılımı arttırarak ülke çapında daha geniş çaplı organizasyonlar düzenlemeye başladı. Ve bu durum din ve siyasetin bir araya geldiği bir etkinliğe dönüştü. Bunun en önemli örneği ise Resmi Gazete’nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan bir genelgede görülebilmektedir. Bu genelgede Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasına ilişkin usul ve esaslar tek tek sıralanmıştır. Sonrasında 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgesiyle Kutlu Doğum Haftası okul programlarında etkinlik olarak yerini almıştır.
Miladi takvime göre 20 – 27 Nisan olarak sabitlenen bu etkinlik, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile egemenliğin padişahtan, millete geçtiği ve bu güne özel olarak ta, bu günün Çocuklara armağan edildiği “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarakta ulusal çapta kutladığımız milli bayramımız ile çakışmaya başladı. *Kutlu Doğum Haftasının kesin tarihi olmadığı halde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında kutlanmasını *ve bu kutlamanın maneviyattan öte bir devlet geleneği haline getirilerek, kutlamaya resmiyet kazandırılmaya çalıştırılmasını, *halkın iki önemli kutlama arasında sıkışmasını ve Kutlu Doğumun halk arasına alternatif bir kutlama gibi sokulmak istenmesini, *Bu şekilde Türk Milletini milli ve dini önemli günlerde karşı karşıya getirerek bir çeşit ayrımcılık yapılmaya çalışılması, gibi düşünceler ile halkımız ve bazı sivil toplum kuruluşları tepkiler göstermeye başladı ve tepkiler giderek arttı. Gelen tepkiler üzerine Kutlu Doğum Haftası, 2008 yılından itibaren bir hafta öne alınarak 20 – 27 Nisan’dan 14–20 Nisan tarihleri arasına yerleştirildi.
Tüm bu değerlendirmelerden sonra şunu belirtelim ki sorun kesinlikle Kutlu Doğum Haftasının kutlanması değildir. Hz.Muhammd’e saygımız sonsuz. Hz. Muhammed, Allah’ın kulu ve elçisi, peygamberimiz, başımızın tacıdır. Burada bizi düşündüren ve üzen Kutlu Doğumun, tarihi kesin olmadığı halde ve hicri takvime göre kutlanması gerektiği halde Kutlu Doğum Haftasını, 23 Nisan Haftasına sabitleyerek bunun üzerinden siyaset yapılması, insanların dini ve milli duygularının karşı karşıya getirilmesi ve Türk Milletinin bu konuda ayrıştırılmak istenmesidir.
* * *
DİPÇE: Milli ve dini günlerin önemi ve yeri ayrıdır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Kutlu Doğum haftasını karşı karşıya getirmeye hiç gerek yoktur. Önemli olan İslamiyeti, Hz. Muhammet’i ve M.Kemal Atatürk’ü hurafelere ve aldatmacalara kapılmadan doğru anlamak ve uygulamaktır.
M.KEMAL ATATÜRK, HZ. MUHAMMET ile ilgili: ”O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinden bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat Hz. Muhammet, sonsuza kadar ölümsüzdür” demiştir.