“Eve dön, şarkıya dön, kalbine dön “ diyor ya şair.
Hani hatırlatmak istercesine bize kendi öz ruhumuzu, haykırıyor ya o ruhtan peydahlanan milli haysiyet ve onurumuzu.
Kendi evine olmayan dönüşün, kendi melodilerinin fısıldanmadığı bir şarkının ve kendi kalbine yol almayan bir aşkın ne kadar gereksiz, ne kadar yersiz ve bizden ne kadar uzakta bulunduğunu göstermeye çalışıyor ya usanmadan.
Gerçekte de öyle olması gerekmez mi inandığımız aşklar?
Bizim olması gerekmez mi döneceğimiz ev?
Ya da bizim dediğimiz toprakların, bizim soluduğumuz havaların türküleri, melodileri, şarkıları çalınması gerekmez mi kulaklarımıza?
Kendi ruhumuzun kalbimize ilham ettikleri ne kadar yoğunsa o kadar milliyiz, o kadar kendimiz iniz aslına bakılırsa.
Zira kendi ruhumuzdur bizi kalbimize, aşkımıza, benliğimize vardıracak olan.
Yine kendi ruhumuzdur bizi bize anlatacak, kim olduğumuzu, nerede bulunduğumuzu ve nereye gitmekte olduğumuzu farkına vardıracak.
Sizi kendi evinizden uzaklaştıran, kendi şarkınızı söylemekten alıkoyan dolayısıyla da kendi kalbinizin atış ritmini unutturan neler varsa onlardan uzak durmanız, kayda değer görmeyip önem vermemeniz yine sizin yararınıza olacaktır.
Çünkü milli unsurlardan uzaklaşmak manevi iklimleri de unutturur insana.
Çünkü kendi kalbinden uzaklaşmak gâvurluğa vardırır insanı.
Çünkü kendi aşkını kaybetmek, gâvurun aşkına hizmet ettirir insanı.
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Kendi aşkını unutmak, insanı başkalarının aşklarını yaşamaya mecbur bırakır.