Kasım ayının en önemli tarihi olaylardan biriside Karaçay halkının yerinden yurdundan edilerek Orta Asya ya sürgün edilmesi olayıdır.Bir Türk boyu olan Karaçay halkının başına gelen bu olay göstermiştir ki tarih boyunca en çok zülme ve soykırıma uğrayan ırk Türk ırkı olmuştur.Benim amacım burada ırkçılık yapmak değil fakat son zamanlarda Türklerin 1915 yılında egemenliği altında yaşayan bir başka azınlığa soykırım yaptığı yalanına olmuş bir olayla cevap vermektir.Tarihin sayfalarına kara bir leke olarak geçen bu olayı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.
2 Kasım 1943, Karaçay halkının savaşlar, istilalar, özgürlük mücadeleleriyle dolu tarihlerindeki kara günlerden birisidir.
Bu lanetli günde 69.267 yaşlı, çocuk ve kadın Karaçay, Kazakistan ve Kırgızistan’a insanlık dışı şartlarla sürülmüştü. Sürgün edilenlerin çoğunluğu (22.000’i çocuk olmak üzere 43.000’den fazlası) yolda ve götürüldükleri yerlerde, soğuk, açlık ve hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmişti.
Kuzey Kafkasya’nın merkezi bölümünde, sarp dağlar ve derin vadiler arasında uzanan topraklarda yüzlerce yıldan beri yaşamakta olan Karaçaylar, İkinci Dünya Savaşı’nın bütün hızıyla devam ettiği günlerde, Sovyet hükümetine karşı ihanet, vatan hainliği ve düşmanla işbirliği yapmak suçlamalarıyla yurtlarından koparılarak, Orta Asya’ya sürülmüşlerdi.
Kızılordu’nun Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni yıkarak bölgeyi tamamen işgal etmesinden sonra Karaçaylılar Sovyet rejimine karşı defalarca ayaklanmıştı. Özellikle 1920-30’lu yıllarda kollektifleştirme hareketine karşı çıkarak kurdukları direnişçi birliklerle Sovyet ordusuna karşı aylarca silahlı mücadeleye giriştiler. Sovyetlerin kollektifleştirme hareketleri Kuzey Kafkasya’nın diğer bölgelerine göre Karaçay’da çok daha kanlı mücadele ile geçti. Karaçaylılar Sovyet rejimine karşı sürdürdükleri bu silahlı mücadeleler yüzünden Sovyet hükümeti ve özellikle Stalin tarafından “komünist rejimin amansız düşmanları” olarak nitelendirilmişlerdi.
İkinci Dünya Savaşı başladığında zorunlu askerlik görevi yüzünden Kızılordu’nun toparladığı yaşı uygun bütün erkekler savaşa gönderilmişti. 1941 yılının Temmuz ayından 1942 yılının Temmuz-Ağustos aylarına kadar Karaçay köylerinden savaşa giden erkeklerin büyük bir kısmı savaşta öldüler. (Savaşta ölmeyen Karaçay askerlerini yine acı bir son bekliyordu.)
Aynı dönemde askere alınamadan dağlara sığınan erkekler ise İkinci Dünya Savaşı’nın kaotik ortamını fırsat bilerek yeniden ayaklandılar. Karaçaylılar kurdukları silahlı birliklerle Sovyet Kızıl Ordusunu ve NKVD çetelerini birçok yerde imha ederek bölgelerindeki Sovyet idaresini yıktılar ve kendi idari
sistemlerini kurdular. Karaçay direnişçileri aynı aylar içinde Kuzey Kafkasya’yı işgale başlayan Nazi Almanyası’nı da müttefik kabul edip onların yanında da Sovyet birliklerine karşı savaştılar.
Nazi Alman birlikleri Kuzey Kafkasya’dan geri çekilirken Karaçay direnişlerinin bir kısmı onlarla birlikte ülkelerini terk ettiler. (Onları da Avusturya Drau’da acı bir son bekliyordu.) Kuzey Kafkasya’da yeniden duruma hakim olan Sovyetler, 15 Ocak 1943’te Karaçay’a büyük bir saldırı başlattı. Tank, top ve uçaklarla saldıran Rus birlikleri bütün Karaçay köylerini yaşanmaz hale getirdiler ama dağlardaki silahlı mücadeleyi devam ettiren Karaçay direnişçilerini yok edemediler. Sovyet hükümeti bunun üzerine daha kesin bir sonuç elde edebileceği bir yönteme başvurdu.
12 Ekim 1943’te Sovyetler Birliği Yüksek Sovyet Prezidyumu’nun aldığı bir kararla Karaçay halkının tamamı sürgüne gönderilme cezasına çarptırıldı.
Bu insanlık dışı acımasız uygulama Kuzey Kafkasya tarihinde Rus rejimlerince yerli halklara yıllarca uygulanan soykırım ve sürgünlerin devamı idi. Karaçayların bir kısmı Çerkesya’nın tamamen işgal edildiği 1864 yılından sonra da Adige, Vubıh, Abaza vd. kardeşleri ile birlikte Osmanlı topraklarına sürgün edilmişlerdi.
2 Kasım 1943 tarihinde yetmişten fazla hayvan vagonuna doldurulan Karaçay halkı on sekiz gün süren bir yolculuktan sonra Kazakistan ile Kırgızistan’ın Sır-Derya, Kızıltav, Arıs, Badam, Çimkent, Mankent, Cambul, Lugovaya, Merke, Çaldovar, Karabalta, Belovodskaya, Sukuluk, Pişpek, Kant, İvanovka, Tokmak Temir istasyonlarında indirildiler.
Perişan durumdaki sürgünler buralarda çeşitli Kazak, Kırgız, Özbek ve Rus köylerine ve kolhozlara dağıtıldılar. Bu etnik temizliğe bir süre sonra sürgün sırasında Sovyet ordusunda bulunan Karaçaylı askerler de katıldı.
Sürgün günleri 14 yıl süren ve vatanları Kuzey Kafkasya’ya 1957 yılında nüfuslarının %60’nın kaybederek geri dönebilen Karaçaylar hala komşuları diğer kardeş halklar gibi savaşların, soykırımın ve sürgünlerin yaralarını sarmaya çalışıyorlar.
Bu acılı günleri unutmadık!
Sürgünde hayatını kaybeden tüm mazlum büyüklerimizin ruhu şad olsun. Saygılarımla.
İsmail Gürol Uğurlu
İnşaat Yüksek Mühendisi