Türkiye yine çok yoğun bir hafta yaşıyor. Bitmeyen terör, Suriye savaşı, mülteci sorunu, siyasi partilerin tavırları, Merkel, ABD sözcüsü Kirby ve uluslararası ilişkiler…
*MHP, 24 gün önce kalp ameliyatı olan Devlet Bahçeli Salı günü ilk kez grubunda konuştu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasını oturarak yaptı. Bitkin bir duruşu vardı. Konuşma gündemi yoğundu. Ağırlığı olan ve doğruluğu kabul görmüş konulara değindi. Konuşma güzel, Bahçeli saygı değer ama millet MHP’den laf değil icraat bekliyor.
*CHP, Atamızın resminin indirilmesi konusunda nihayet son aşamaya geldi. Bu olay gerçekten yaşandı mı belli değil. Kanıt yok ama dedikodusu çok. Bahsi geçen davranış çok çirkin ve çok saygısızca. Aynı şekilde bahsi geçen suçlama da kanıtlanabilirliği olmadığı sürece yine çok çirkin ve saygısızca. Türkiye böylesine zor günlerden geçerken ana muhalefet partisi olan CHP’nin temeli olmayan konuları ele alması, vekillerin birbiri üzerinden karalama yapıp gündemi meşgul etmesi sadece CHP’ye zarar verir, ve vermekte de…
Türkiye’ye, aklı başında konuları ele alan, sorgulayan, korkmayan, olayların arkasından giden, kişisel menfaat gütmeyen, tutarlı muhalefet partileri lazım.
*AK Parti’de de sular durulmuyor. Ak Parti’nin kurucularından olan Bülent ARINÇ ve Hüseyin ÇELİK geçmişe dönük konularda Cumhurbaşkanı ve Başbakana yönelik suçlamalar da bulunuyor. Bilindiği üzere bu isimlere, bu dönemde AK Parti içinde aktif bir göreve verilmedi. Bundan sebeple mi veya günah çıkarmak için mi bilinmez bu kişiler şimdi konuşma ihtiyacı duyuyor. Bizde halk olarak er ya da geç gerçeklerin konuşulması taraftarıyız. Ancak şunu da düşünmeden edemiyoruz. Neden zamanında konuşmadınız. Neden o zaman sustunuz! Bilmez misiniz İslam Felsefesi “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” der.
*HDP Türkiye ve Türk milletine yakışmayan bir siyasi parti. Bu süreçte safını belli etti ve tekrar tekrar gerçek yüzünü gösterdi. HDP’yi destekleyen vatandaşlar bile artık bu partiden rahatsız. Gün geçtikçe kan kaybediyor.
*MERKEL, Türkiye – Almanya arasında mekik dokuyor. Son iki ayda 3.ziyaretini gerçekleştirdi.
2,5 milyon Suriyeli’ye kapılarını açan Türkiye’nin, Avrupa’ya giden sığınmacıları engellemesi için Türkiye’ye övgüler yağdıran Merkel’in gündeminde yine Suriyeli sığınmacılar var. Alman tarafı, Türkiye’den özellikle kaçak göçmenlerin deniz yoluyla Avrupa’ya gitmelerinin önlenmesi için daha fazla çaba göstermesini istiyor. Gerçekte ise Suriyeli mültecileri düşünen yok. Amaç, Avrupa’nın düzenini bozan Suriyelileri Avrupa’ya almamak. Yani onların Türkiye de kalmasını sağlamak.
Suriye’deki iç savaş ise giderek büyüyor. Suriye meselesi yüzünden Dünya Devleri ve yandaşları gruplara bölündü. Mülteci cennetine dönen Türkiye’nin ise ekonomik, stratejik ve uluslar arası ilişkiler bakımından işi çok zor. Ve bu satırları karalarken yeni bir haber düştü ajanslara Birleşmiş Milletler, Türkiye’ye uluslararası yükümlülükler kapsamında sınırlarını açma çağrısı yaptı. Oysa Halep yanarken, Suriye meselesinin görüşüleceği ve umutla beklenen Cenevre görüşmeleri katılımcıları tarafından acımasızca askıya alınıyor ve Cenevre görüşmeleri 25 Şubat’a erteleniyor. BM ise Türkiye’ye sınırlarını aç diyor. Türkiye’nin sınırlarını açması sorunu çözecek mi? Göç eden nüfusun tek sorunu ekonomi gibi gösteriliyor. Oysa mültecilerin ekonomiye zararları dışında ülkemize sosyal, eğitim,kültür,sağlık ve en önemlisi güvenlik açısından çok zararları var. Ülkemize sadece sınırlarını aç demek çok basit bir yaklaşım. Nitekim 9 Şubat Salı günü Suriye sınırından girmeye çalışan kalabalık bir grup içinden 10 kişi canlı bomba olarak tespit edildi ve yakalandı!
Yani Türkiye’ den istenen “ Sınırlarını aç, mültecilere sahip çık, onları besle, ve ne olursa olsun mültecilerin Avrupa’ya gitmesine izin verme.” Olacak iş mi?
Allah kimseyi devletsiz, milletsiz, sahipsiz bırakmasın.
Biz komşusu açken tok uyuyamayan bir milletiz. Ancak Türkiye de çok zor günlerden geçiyor.Türkiye’nin öbür yarısında bir iç savaş yaşanıyor. Bu durumda önceliğimiz ne olmalı, kim olmalı? Bizim tek derdimiz Suriye değil ki!
*TERÖR, 7 Haziran’dan bugüne kadar siviller hariç 291 şehit vermişiz. Ama hala operasyonların devam ettiği Sur ve Cizre tam anlamıyla terörden temizlenmedi. İdil’deki tüm öğretmenlere seminer mesajı atılarak ilçeye gelmemeleri söylendi. 15 tatilin bitmesi ile yaklaşık 18 milyon öğrenci için ikinci dönem zili çalarken, teröristlerin tahrip ettiği Şırnak, Diyarbakır ve Mardin’deki 80 okulda eğitim başlayamadı. Ne zaman başlayacağı da belli değil.
*ABD Dışişleri Sözcüsü, Türkiye’nin terörist bir grup olarak gördüğü PYD’yi kendilerinin böyle tanımlamadığını belitti. ABD Dışişleri Sözcüsü Kirby, ‘arkadaşlar bile bütün konularda aynı düşünmeyebilirler’ ifadesini kullandı. ABD, Türkiye için PKK’dan farkı olmayan PYD’yi, IŞID’e karşı övdü ve Türkiye’ye karşı korudu. ABD her zaman ki gibi ikili oynuyor.
*CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, Güney Amerika gezisi kapsamında uğradığı Ekvador’da protestolarla karşılaştı. Özetle Cumhurbaşkanı konuşurken bir grup ülkesini baskıcı bir rejimle yönetmekle suçladıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki gösterdi. Cumhurbaşkanının korumaları da olaya el attı. Ve protestocuları, bazı basın mensuplarını ve onları korumak isteyen bir milletvekilini darp etti. Tabi ki olay büyüdü. Ekvadorlu Milletvekili Diego Vintimilla ve Meclis Başkanı Gabriela Rivadeneira da yapılanları kınadıklarını belirtti. Duyulan rahatsızlığın da Dışişleri Bakanlığı’nca ülkedeki Türkiye Büyükelçiliği’ne iletildiği öğrenildi.Oysa protestolara tepki verilmeseydi bu olay hiç gündeme bile gelmeyecekti. Haber değeri bile olmayacaktı.
Peki biz bunların ne kadarını tarafsız Türk basınından öğrendik?
Aslında haber değeri olan daha o kadar çok konu var ki ama biz bu haftalık yeter diyoruz. Daha aydınlık günleri yazmak dileğiyle…
UNUTMAYALIM : Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür. Milli hakimiyet, milli iktisat ile sağlamlaştırılmalıdır. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Ayla TÜRKERİ