Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından adeta yekvücut olup, bu darbe teşebbüsünü can pahasına geri püskürttü ve Türk milleti olarak tüm dünyaya harika bir ders verdi.
Millet olabilmenin ne manaya geldiğini, ne sorumluluklar taşıyabildiğini tüm Âlem’e hakkıyla göstermiş oldu.
Bu hain darbe girişiminin ardından 3 hafta boyunca evlerine girmeyerek, vatanı ve milleti için sokaklarda, meydanlarda tepkisini ortaya koyarak yedi düvele karşı, darbeye, baskıya, kendi iradesi dışında hain ve suni yaptırım, yönetim ve uygulamalara karşı göğsünü siper etti.
7 Ağustos günü de İstanbul Yenikapı’da tam 5 milyon insanın iştirak ettiği müthiş bir miting gerçekleştirildi.
Tüm siyasi parti ve devlet ricalinin milletle buluştuğu bu miting, 3 haftadır süren demokrasi nöbetlerinin taçlandırılarak sonlandırılması şeklinde gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Binali Yıldırm, Milliyetçi Hareket Partisi lideri bilge lider Sayın Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın katıldıkları bu mitingde tüm liderler birlik, beraberlik vurgusu yapıp, yüce Türk milletinin önünde bu millete mensup oldukları için bir kez daha şükrettiler.
Fakat bu konuşmalardan Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşması ise, ayrıca takdire şayandı.
Gerçekten ayrı bir kategoride yer alan, çok farklı açılardan değerlendirilmesi gereken, lider olmanın tüm gerekliliklerini hakkıyla yansıtan, Türk milletini topyekûn kucaklayan, Türk toplumunun tüm farklılıklarına rağmen millet olabilmenin tüm gerçekliğini ortaya koyabilen en anlamlı konuşmalardan biriydi.
Bilge lider Bahçeli’nin bir diğer alkışlanacak tutumu ise, her platformda, her halkla buluşmasında olmazsa olmazlarından, adeta kendisiyle bütünleşmiş, ülkücü hareketin simgesi “bozkurt” işaretinden kaçınması oldu.
Fakat aynı hassasiyeti, siyasal simgelerden kaçınmanın önemini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan maalesef ki göremedik.
Sayın Cumhurbaşkanı “ Rabia” işareti yapmaktan imtina etmedi ve Türk halkının o muhteşem tablosuna gölge düşürdü.
Ayrıca Ak Parti’nin seçim müziklerinin de meydanda çalması, atmosferin havasını değiştirdi.
Darbe girişiminin ardından Milliyetçi hareketin simgeleşmiş müziği olan “ Ölürüm Türkiyem” parçasının bu milletin yüzde 80’inin diline pelesenk olması, tüm meydanlarda, platformlarda bangır bangır çalınıp, dinlenmesi de bu aziz milletin özüne dönüş sinyallerinden biriydi.
Kısacası, yüce Türk Milleti bu hain darbe girişiminin vesilesiyle tüm dünyaya nefesini hissettirmiş, ruhunu, imanını ve ülküsünü tüm Cihan’a bir kez daha haykırmıştı.
Yaşasın, var olsun yüce Türk milleti
Yaşasın, var olsun şanlı Türk illeri.
Samimiyet ile…
***
Söz Meclisi
Yüce Türk milletim benim bu benim aziz milletim
Değişmez istikametim, kutlu, mübarek tek fikrim..