Savaştepe ilçesinde, 21 Mart 2006’da kaybolmalarından 44 gün sonra cesetleri bulunan kuzenler Büşra Karabacak (10) ve Tuğçe Yıldırım (10) cinayeti davasında 16 yıl sonra karar açıklandı.
Mahkeme, Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar kardeşler hakkında 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken, iyi hal indirimiyle cezayı müebbet hapis cezasına çevirdi. Tutuksuz yargılanan Y.E. ve A.Ç. ise beraat etti. Yıldırım ve Karabacak aileleri ise 2 kişinin beraat etmesi kararını gözyaşlarıyla karşıladı. Avukat İbrahim Erenci, birden çok kişiyle çocukların alıkonulduğu yönündeki iddianın ve mütalaanın zaman aşımına uğradığından bahisle cezadan mahsup edilmesine, hariç tutulmasını bizim kabul etmemiz mümkün değildir” diyerek istinafa gideceklerini söyledi.
Savaştepe’de 21 Mart 2006’da okula giderken ortadan kaybolan, Büşra Karabacak ve kuzeni Tuğçe Yıldırım’ın (44 gün sonra cansız bedenlerinin bulunmasıyla ilgili Balıkesir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın bugünkü duruşmasına karar açıklandı. Mahkeme, Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar’ı 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırdı ve iyi indirimiyle cezayı 2’şer kez müebbet hapis cezasına çevirdi. Büşra Karabacak (10) ve Tuğçe Yıldırım aileleri adliye çıkışında sinir krizi geçirdi ve gözyaşlarına boğuldu. 2 kişinin beraat ettirilmesi kararını tepkiyle karşıladı.
Karabacak ve Yıldırım ailelerinin avukatı İbrahim Erenci, mahkeme çıkışında duruşmayla ilgili yaptığı açıklama yaptı. Yargılanan dört sanık bulunduğunu söyleyen Erenci, “Bu dört sanığın ikisi tutukluydu. Diğer ikisi ise tutuksuz yargılanıyordu. Biz hemen hemen her duruşmada, tutuksuz sanıkların da tutuklanması gerektiğini, fikir ve eylem birliği içinde olduklarını, aynı evi kiraladıklarını, birlikte hareket ettiklerini, olay tarihi olan 21 Mart 2006 tarihinde hep birlikte, kelimenin tam anlamıyla çil yavrusu gibi dağıldıklarını, İzmir’e gittiklerini, kaybolduklarını ve bir ay sonra ev sahibinin ısrarıyla sanıklardan ikisi geri gelip eşyaları boşaltıp, evi tahliye ettiklerini, dolayısıyla birlikte hareket ettikleri yönünde en ufak bir kuşku olmadığını; HTS kayıtlarıyla, telefon görüşmeleriyle birden çok SIM kartı, birden çok telefon sahibi olmaları nedeniyle ve bunları da birinin IMEI numarasına, diğerinin sim kartını, diğerinin sim kartına bir başka IMEI numaralı cep telefonuna taktıklarını ve eylemden hemen önce eylem hazırlığı içinde olduklarının sabit olduğu, sübut kazandığı, dolayısıyla birlikte hareket ettikleri yönünde onlarca delil sunduk. Biz tutuksuz sanıkların da tutuklanması gerektiğini, onların da cezalandırılması gerektiğini söyledik. Bunu sadece biz söylemedik. Bunu duruşma savcımız da, geçtiğimiz duruşmada bütün sanıkların fikir ve eylem birliği içinde olduğu ve her dördünün de ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması gerektiği yönünde mütalaa verdi” dedi.
BİRDEN ÇOK KİŞİYLE ÇOCUKLARIN ALIKONULMASINDA ZAMAN AŞIMI
Mahkemede tutuklu 2 sanık için beklentileri doğrultusunda 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı verildiğini bildiren Erenci, “Tutuksuz 2 sanık Y. E. ve A. Ç. için de beraat yönünde karar verildi. Delil yetersizliğinden, her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığından ötürü böyle bir karar verdiler. Daha da ilginç olanı en çok bunu yadırgadık, yadırgadığımıza açık bir biçimde ifade edebilirim. Hangi kanun maddesine, hangi ceza muhakeme usulü kanununa dayanak gösterirseniz gösterin, hangisine dayandırırsanız dayandırın, birden çok kişiyle çocukların alıkonulduğu yönündeki iddianın ve mütalaanın zaman aşımına uğradığından bahisle cezadan mahsup edilmesine, hariç tutulmasına bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu şu anlama geliyor. Daha açık bir ifadeyle ‘Soruşturma uzun sürdü. Bu uzun süren soruşturma neticesinde biz ancak şüphelilere ulaşabildik. İddianameyi kabul ettik. Ancak bu süre içinde zaman aşımı süresi dolmuştu. O nedenle de birden çok kişiyle çocukların alıkonulması yönünde süreli hapis cezası vermek istemiyoruz’ diyor mahkeme. Bu yapılan soruşturmanın eksik olduğunu, soruşturmadan kaynaklanan hataların ölmüş çocuklarımıza ihale edildiğini’ gösteriyor. Biraz belki ağır bir ifade olacak ama maalesef değerlendirmemiz bu yöndedir” diye konuştu.
YARGILAMA BİTMEDEN YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAKLARI KALDIRILDI
Yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılması kararına itiraz edeceklerini ve istinafa gideceklerini söyleyen Avukat İbrahim Erenci sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Daha da ilginç olanı eyleme katıldıkları yönünde en ufak bir kuşkumuz olmayan ve savcılığın da eyleme katıldıkları yönündeki mütalaası doğrultusunda yargılanan Y.E. ve A. Ç.’ye mahkeme ayrıca tazminat hakkı saklı kalmak üzere dava açma hak ve yetkisi vermiştir, verdiği kararda. Söyleyecek çok fazla bir şey yok. 16 yıl sonunda gelinen noktadan memnuniyetsiz miyim? Hayır. Verilen iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bir nebze de olsa bizim ve ailelerin yüreğine su serpiyor. Ancak birlikte hareket ettikleri kuşkuya mahal bırakmayacak kadar net olan diğer iki sanık hakkında beraat kararı verilmesi ve bu yetmezmiş gibi henüz bitmediği halde, henüz yargılama safahatları sonuçlanmadığı, bölge adliye mahkemesi yani istinafın yani Yargıtay’ın bu konuda hükümleri kesinleşmediği, en son karar verilmediği halde, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını da çok yadırgıyoruz. Yargılama biter. Ondan sonra kaldırılır. Dolayısıyla verilen karara da bu yönüyle itiraz edeceğimiz açık. İstinaf edeceğiz.”
Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım aileleri de verilen kararı yetersiz bularak, 2 kişinin beraat ettirilmesi kararını gözyaşlarıyla karşıladı